Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BORGES VE BEN

Herşey ötekinin, Borges'in başından geçiyor... Buenos Aires sokaklarında yürüyorum, arada bir durup belki de alışkanlıkla eski bir geçidin kemerine ya da demir parmaklıklı bir kapıya bakıyorum. Borges'ten, mektuplardan haber alıyorum, bazen de adı bir profesörler kurulundaki adlar arasında ya da bir yaşam öyküleri sozlügünde gözüme ilişiyor. Ben kum saatlerinden, haritalardan, onsekizinci yüzyıl baskı sanatından, sözcüklerin köklerinden, kahve kokusundan ve stevenson'ın düzyazısından keyif alıyorum; oteki de aynı şeylerden keyif alıyor, ama rolünü abartarak oynayan bir oyuncu gibi gösterişli bir biçimde. Aramızın bozuk olduğunu söylemek, işi biraz fazla büyütmek olur; ben yaşıyorum; kendimi yaşama bırakıyorum ki, Borges masallarını ve şiirlerini yazabilsin. Ve o masallarla şiirler beni doğruluyor. Dişe dokunur bişeyler yazmayı becerdiğini kabul etmek benim için o kadar güç degil, ama o yazdıkları beni kurtaramaz; belki de iyi olan artık hiç kimsenin, hatta ötekinin de olma...

Hayalet

Bir adamın karısı oldukça hastadır. Ölüm yatağında kocasına şöyle der : Seni çok seviyorum ! Seni terketmek istemiyorum ! Bana ihanet etmeni istemiyorum ! Ben öldüğümde başka bir kadınla birlikte olmayacağına bana söz ver. Yoksa sık sık geri döneceğim. Kadının ölümünden bir kaç aylık bir sürede adam başka kadınlarla birlikte olmaktan kaçındı ama sonunda bir kadına aşık oldu. O kadınlar nişanlanlandığı gece eşinin hayaleti göründü ve onu sözünü tutmamakla suçladı. Ölen eşinin hayaleti bu geceden sonra her gece gelerek onu taciz etmeye başladı. Eşinin hayeleti adam ile nişanlısı arasında geçen her konuşmayı kelimesi kelimesine ve (her şeyi) aynen ona anlatıyordu. Bu durum adamı o kadar üzüyordu ki gözüne uyku girmez olmuştu. Umutsuzca köyünde yaşayan bir Zen ustasına giderek ondan yardım istedi. Zen ustası adamın söylediklerini dinledikten sonra "Çok akıllı bir hayaletmiş ! " dedi. "Evet" diye cevap verdi adam. "Söylediğim ve yaptığım herşeyi en ince detayı...

Valentine's Day Google Doodle

Gül Yaprağı

Bir tapınak, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üsünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Kapıyı çalan kim?

Birisi, bir dostunun kapısına gelip kapıyı çaldı. Dostu "Kapıyı çalan kim?" deyince. "Benim" diye cevap verdi. Dostu "Git, şimdi zamanı degil. Böyle bir sofra, ham kişinin makamı olamaz. Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, nifaktan ne kurtarabilir?" dedi. Adamcagiz gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yanıp yakıldı. Yanıp pişerek tekrar döndü, geldi. Dostunun evinin etrafında dolasmaya başladı. Kapıya varıp ağzından edepten dışarı bir söz çıkmasın diye yüzlerce korku ile edepli, edepli halkayı çaldı. Sevgilisi "Kim o?" deyince "Gönlümü alan sevgili, sensin" diye cevap verdi. Sevgili "Mademki bensin, ey ben, gel içeri gir! Ev dar, iki kişi sığmıyor. İğneye geçirilecek iplik iki ayrı iplik olursa geçmez. Mademki birsin, bu iğneden geç!" dedi. Mevlana - Mesnevi'den

kış

taşa konuşmak

bazen bi taşla konusuyorum. beni anlamadigi icin kiziyorum taşa. beni anlamasi icin kendimi zorluyorum, tasi zorluyorum. sonra kendime kiziyorum bi taşla konustugum, beni anlamasini bekledigim ve beni anlamasi icin onu zorladigim icin. konusmami yarida kesiyorum cogunlukla... ertesi gun kendimi yine taşla konusurken buluyorum...