Ana içeriğe atla

DUYGUSAL TACİZ


DUYGUSAL TACİZ

Aşkta 2K yani ‘Kaçan Kovalanır’ kuralı abartılı şekilde yaşanıyorsa sonuç duygusal tacize varabilir! Psikolog Sinem Demir duygusal taciz hallerini şöyle özetliyor: Bir an ayağınızı yerden kesen jestler yapıp sonrasında yokmuşsunuz gibi davranıyorsa bir saat önce evlenme teklif edip sonra ‘ayrılalım’ diyorsa her fırsatta eski ilişkilerini anlatıyorsa sizi sürekli eleştirip iğneleyici laflar ediyorsa duygusal tacize uğruyor olabilirsiniz!

Duygusal taciz nedir?
Kurduğunuz ilişkide ‘kaçan kovalanır’ kuralı abartılıyorsa duygusal tacize uğruyor olabilirsiniz! Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem Demir ‘duygusal taciz’in kurbanı olmamanız için duygusal tacizin nedenlerini ve çeşitlerini açıkladı...
1- Bir ilişkide belirsizlik hissinin aşırı düzeyde olması karşınızdaki kişinin size karşı tutumunun aşırı-sert çıkışlar ile aşırı ilgi arasında gidip gelmesi zeminde ‘duygusal taciz’ olduğunu düşündürebilir.
2- Belirsiz mesajlar vererek ‘bir kaçan bir yaklaşan’ birine karşı ‘hoşlanma’ benzeri duygular hissedilmesinin temelinde ise belirsizliğin yarattığı kaygı olabilir. Bir mesajın ardından tam tersi mesajın verilmesi kaygı ve duygusal karmaşa yaratır. Kaygı o kişiyi düşünme süresini uzatır çünkü ne olup ne bittiğine anlam vermeye çalışırsınız. İlişkideki belirsizliğin yarattığı ‘kaygı ve öfke’ benzeri hislerin ‘heyecan’ duygusuyla yanlış bir şekilde karıştırılması ‘hoşlanma’ duygusu olarak yorumlanabilir. Yakın ilişkilerdeki bu ‘belirsizlik yüklü’ haller gerçekten kendi kaygı düzeyinizle mi ilgili yoksa karşınızdaki kişi duygusal olarak gerçekten mi karşınızda… Bunu daha kolay anlamak için ‘duygusal taciz’i düşündürebilecek durumları iyi bilmeniz gerekir. İşte ‘duygusal taciz’i düşündürebilecek durumlar:

Tutarsız Tepkiler: Ya Çok İlgili Ya Çok İlgisiz!
Sizin de ilgi duyduğunuz ve size ilgisi olduğunu gösteren bir kişi bir süre sonra tam tersi tepkiler verebilir. Bu durumda normal olarak onun ilgisinin köreldiğini düşünür ve geri çekilirsiniz. Duygusal taciz durumunda karşınızdaki kişi aşırı ilgi ile aşırı ilgisizlik arasında gidip gelir. Size ve ilişkiye dair verdiği mesajlar tutarsızdır uzun süreli ilişki yaşamak/evlenmek istiyorum-istemiyorum seni çok beğeniyorum-beğendiğim insan sana benzemiyor evlilik olursa ancak seninle olur-evlensem bile bu seninle olmaz…

Eski Aşklarını Anlatır Durur…
Duygusal taciz durumunda (hayali ya da gerçek) ‘diğerleri’ sıklıkla gündeme gelir: Sürekli olarak (size benzemeyen) beğendiği fiziksel özelliklerden söz etmesi daha önceki ilişkilerine dair duygu/anılarını sıklıkla gündeme getirmesi (özellikle olumlu olanları) sizin daha önceki ilişkilerinizden sürekli olarak ‘bir suçlama’ sebebi olarak söz etmesi…

Aşağılayıcı Şakalarla Ezmeye Çalışır
Kimi ilişkilerde şaka yollu eleştiriler bir ilgi ifadesi olabilir bu da bir iletişim şeklidir. Duygusal tacizde ise eleştiri ve şakaların ‘aşağılama’ ile ilişkili olduğu fark edilir. İğneleyici ve aşağılayıcı laflar söylemek (yalnızken ya da başkalarının yanında) sözel olarak ya da bakışlarla azarlamak tamamen görmezden gelmek sürekli eleştirmek... Birlikte gittiğiniz arkadaş ya da aile toplantıları sonrasında genellikle ‘dayak yemiş gibi’ ve yalnız hissedersiniz. Bu konudaki sıkıntınızı ifade etmeniz de durumun tekrarlanmasına engel olmaz.

İlişki Onun Duygu Durumuna Göre Şekillenir
Duygusal tacizin yaşandığı ilişkilerde ilişkideki ‘keyif ve haz’ benzeri (kısa vadeli) olumlu hisler tamamen karşıdaki kişinin duygu-durumuna göre belirlenir. O keyifliyse hemen hiç yapmadığı kadar güzel laflar sarf edebilir ayaklarınızı yerden kesecek jestler yapabilir. Sizin keyifli ya da keyifsiz olmanız ise onun duygu-durumunda ‘sıkıntı yaratıp yaratmama’ anlamında önemli olur. Siz keyifsizseniz onun da canını sıkmış olursunuz. Keyifli olmanız eğer o da keyifli ise anlamlıdır.

Tüm Olumsuzlukların Suçlusu Sizsiniz!
Sizin ilişkideki konumunuz ‘hiç memnun olamayan’ iken karşınızdaki ‘sürekli sizin tarafınızdan bunaltılan’ taraf olur. Ona ‘gerçekte ve duygusal olarak’ sadece o ‘izin verdiğinde’ ulaşmak ‘yalnız hissetmek’ gibi hislerinizin tek sorumluluğu sizin ‘evhamlı’ olmanıza ‘yanlış yorumlamanıza’ bağlanır. İlişkideki sorunlarla ilgili kaygılarınızda hep kendinizi suçlar ve olumsuz hislerinizi sürekli kendi kendinize dindirirsiniz.

Körü Körüne Bağlanılan Otorite
Duygusal taciz kolaylıkla fark edilmez! ‘Heyecan’ yüklü olumsuz duyguların arasında ‘kısa süren ve yoğun’ olumlu duyguların yaşanması bir tür ‘koşullanma’ yaratır ve ilişki ‘körü körüne bağlılık’ boyutunda devam eder. Size düşen rol ‘ondan ilgi bekleyen onu memnun etmesi gereken uslu bir çocuk’ olmaya başlar. Karşınızdaki ise ne zaman azarlayacağı eleştireceği ulaşılabileceği belli olmayan bir ‘otorite’ oluverir.

Fark Etmek Ve Sonrası…
İlişkinin temelinde duygusal taciz olduğunu fark etmek genellikle ‘şok edici’ bir olayla gerçekleşir. Nispeten ciddi bir hastalık durumunda en ufak düzeyde alaka göstermemek bile ‘şok edici’ bir fark edişe sebep olabilir. Bir duygusal tacize maruz kalma durumu ‘kurban mağdur’ olmanın ötesinde değerlendirilmelidir: Bu tür bir ilişki örüntüsü daha önceki yakın ilişkilerde (ve aile ilişkilerinde) tekrarlandı mı hangi koşullarda böyle bir ilişki yaşandı... Duygusal tacizin fark edilmesi geçmişte yaşananların yeniden yorumlanması duygusal yaraların en az hasarla iyileştirilmesi ve yeni ‘duygusal ilişkilere’ olumsuz önyargılı bir şekilde yaklaşılmaması için ...


-------------------

SEVDİĞİN SENİ İNCİTİYORSA
Yazı: Martha Brockenbrough / Derleyen: Tuğçe Tekmen / Fotoğraflar: Peter Yang
İlişkilerde duygusal ve sözlü taciz giderek artıyor, verdiği duygusal hasar ise kalıcı oluyor. Bu sinsice yaklaşan eziyetten kaçmak için semptomları önceden tanıyıp önleyebilecek hale gelmelisin.
Julia Morrison*, film festivalinde erkek arkadaşıyla ilk karşılaştığında henüz 20’li yaşlarındaydı. Bu erkek, manken fiziğinde, seksi İngiliz aksanına sahip, şair ruhlu, vejetaryen ve feminist düşüncelere sahipti. Ki futbol takımında oynayan standart tipteki eski erkek arkadaşından sonra aradığı tüm özellikleri barındırıyordu.

Gerçekte ise entelektüel bir adam olmasının dışında hiçbir olumlu özelliği yoktu. İki yıllık ilişkilerinde Julia’ya sürekli kötü davrandı ve işin kötüsü Julia bunun farkında bile değildi. Durumun fiziksel şiddetle ilgisi yoktu fakat hissettiği “huzursuzluk” verici duygunun da adını koyabilmiş değildi. Dolaylı aşağılamalar, fiziksel temastan uzak durmalar, alay etmeler...

Julia bu duruma anlam veremese de uzmanlar kesinlikle bir isim veriyor: “Duygusal taciz!” Üstelik duygusal ilişki yaşayanlar arasında son derece yaygın olduğunu da belirtiyorlar. Basitçe duygusal taciz, birinin kişisel değeri veya kişiliğine saldırıp, onu aşağılamak, küçük düşürmek için benimsenen tavır ve sözlerdir. Örneğin standart bir çift, harcamalar konusunda tartışırken, duygusal tacizci karşısındakine finans konularını anlayamayacak kadar aptal olduğunu hissettirir.

Sözlü taciz; bağırma, azarlama, utandırma ve kötü lakaplar takmaktan ilgisizlik, yıldırma, gözdağı ve tehdit etmeye kadar gidebiliyor. Ayrıca çoğunlukla gözlenen dışlama ve yok sayma davranışları, mağdur kişinin yalnız ve önemsiz hissetmesine neden oluyor.

Duygusal tacizin hüküm sürdüğü çiftler üzerine yapılan bazı istatistikler var. Uzmanlar, çiftlerin üçte ikisinin bunu deneyimlediğini, üçte birinin ise kronik olarak yaşadığını ortaya koydu. Etkileri ise yıkıcı olabiliyor: Depresyon, bunalım ve özgüven tahribatı gibi. Emotional Abuse kitabının yazarı Dr. Marti Loring, “İlişkiyi içten içe kemirir” diyor. “İster aleni ister gizli kapaklı olsun, taciz kadınların yaradılışına ters düşer.”

 Acımasız aşk
Duygusal taciz, gizli de olabilir. Morrison’ın örneğinde olduğu gibi erkek arkadaşı, Stanford Connecticut’ta birlikte yaşadıkları dairede aralarına manevi duvar örmüştü. Şu an 39 yaşındaki kadın, “Yanımdan geçerken bana değmemek içen vücudunu öyle bir hareketle kaçırıyordu ki... Sanki düşmanıymışım gibi davranıyordu” diye anlatıyor. “Kendimi berbat hissediyordum.” Bazen sahilde beraber yürürken aniden onu bırakıp caddenin karşısına geçip, Julia yakındığında onu aciz, zavallı ve fazla hassas olmakla itham edermiş.

Çok daha fazla şiddet içeren duygusal tacizler de bulunuyor. Colorado Boulder’dan 33 yaşındaki Liz Costa, en ufak bir tahrikte sözlü saldırıya geçen kontrol delisi ve değişken bir adamla evli.

Çıkmaya ilk başladıklarında böyle değilmiş. Costa, “Birbirimizle konuşur, fikir alışverişinde bulunabilirdik” diyor. Fakat iletişimleri zamanla kötüye gitmiş ve bazı noktalarda ayrılmaya başlamışlar. “Ailelerimiz daha biz doğmadan tanışıyordu” diyor ve ekliyor: “Sanki olanlar kaderimdi ve bununla yaşamak zorundaydım.”

İlk çocuğuna hamile kaldığında her şey birden değişmiş. Eşi en ufak bir meselede bile öfkelenip köpürüyormuş. Fakat Liz sabrederse, bir mucizenin gerçekleşeceğine, eşinin doğru işi bulduğunda mutlu olacağına inanmış. Her gün hissettiği o berbat duygudan hiç hoşnut olmasa da eşinin kötü biri olduğuna inanmak istememiş; zira 12 yıllık evlilikleri süresince kendisine bir kez bile vurmamış.

Aradan zaman geçmiş olmasına rağmen Costa şu anda bile tam güvende hissetmiyor. “Onunla konuşurken kullandığım kelimelere normalin üzerinde dikkat ederdim çünkü her an bir tartışmaya dönüşebilirdi. İşyerinde yaşadıklarımdan bahsederken, birden bu konuşma onu kışkırtır ve aniden sinirlenirdi. Pamuk ipliğinde yürüyor gibiydim. Ne zaman tartışma çıkacak ve ortalık karışacak kestiremiyordum.”

Uzmanlar, zaman içinde sürekli tetikte olma durumunun kadını harap edeceğini ve onu endişeli, yorgun ve depresif biri haline dönüştüreceğini söylüyor. Dahası, kadın her şeyin kendi suçu olduğunu düşünmeye başlar ve ilişkiyi bitirme fikri negatif duyguları daha da tetikleyerek suçluluk ve utanç hissetmesine yol açar. Loring, “Kadınlar bana ‘Eşimin bana vurmasını tercih ediyorum çünkü en azından sızısı geçiyor’ diyor. Fakat duygusal taciz, beyinlerinin her köşesini zalimce ele geçiriyor” diye açıklıyor.
Tırmanan problem
Kaç kadının duygusal taciz mağduru olduğunu kestirmek zor (aynı şekilde kaç kadının tacizi yapan taraf olduğunu söylemek de zor. Sonraki sayfada yer alan “Tacizci misin?” bölümüne bir göz at). Centers for Disease Control and Prevention’ın istatistiklerine göre aile içi şiddet sebebiyle tıbbi yardım, psikolojik bakım ve üretim kaybı sonucu Amerika her yıl 9,7 milyar dolar zarar ediyor.

Love Without Hurt: Turn Your Recentful, Angry or Emotionally Abusive Relationship into a Compassionate kitabının yazarı Steven Stosny, “Hemen hemen herkesin bunu yaşamış bir tanıdığı var” diyor. Araştırmalar gösteriyor ki romantik ilişki yaşayan kadınların yüzde 35’i duygusal tacize maruz kalıyor ve yaşanılan bu taciz, fiziksel tacizin en büyük risk faktörünü oluşturuyor. Diğer bir çalışma da duygusal tacize uğrayan partnerlerin, cinayet işleme ya da cinayet işledikten sonra kendini öldürmeye daha eğilimli olduğunu ortaya çıkarıyor. Ve kurbanları da intihara eğimli oluyor.

Daha da kötüsü, duygusal tacize sebep olabilecek duygular yaygınlaşıyor. Stosny’nin açıkladığı kadarıyla günümüzde çoğu insan hayatta mutlu olması gerektiğine inanıyor. Mutlu olamadığında birilerinin, bu hakkı elinden aldığını düşünüyor. Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi sinirli ve saldırgan ruh haline giriyor. Dolayısıyla eşinden yeterince ilgi, destek ve sadakât göremediğine inanıyor. Bu da ona, kendine en yakın olan kişiyi yani eşini cezalandırma hakkını elde ettiğini düşündürüyor.

Gözü kör olmak
Ready to Heal kitabının yazarı Kelly McDaniel, “Ne zaman bir kadın ilişkisinde duygusal tacize uğradığını hissetse genellikle bu duruma arkadaş ve akrabaları kadar şaşırır” diyor. “Sürekli olarak kadınların ‘İlişkimiz böyle başlamamıştı’ ya da ‘Çoğu zaman her şey yolunda gidiyor’ dediğine şahit oluyorum” diyor ve ekliyor: “Sürekliliği olan duygusal taciz, uyuşma hissi yaratır ve kişiye normal gelmeye başlar.”

Atlanta’dan Karla Hanauer 19’dan 21 yaşına kadar duygusal olarak tacize uğradığı bir ilişki içerisindeymiş. Erkek arkadaşı kendinden sekiz yaş büyükmüş ve flörtlerinin ilk bir ayı içerisinde, evlenmeden biriyle birlikte olmak istemediğini söylediği halde Karla’yı sürekli onunla yatmaya zorlamış.

Geçmişe baktığında erkek arkadaşının “seks”i bahane ederek onu sürekli suçladığını hatırlıyor. Sonunda erkek arkadaşı istediğini elde etmiş ve Karla’ya üzerinde isminin yazdığı bir yüzük almış. Ardından, Karla ne zaman annesi dâhil başka biriyle vakit geçirse onu kendisini aldatmakla itham etmiş. Karla’nın “normal” olarak algıladığı bu davranışlar bir süre sonra kendini aile ve arkadaşlarından soyutlamasına neden olmuş çünkü böylesi taşımak zorunda kalacağı ağır suçlamalardan daha kolay gelmeye başlamış.

Geçmişi düşündüğünde yaşadığı her şey onu şok ediyor. “Hayatım boyunca hep güçlü, sert ve akıllı biriydim; böyle bir olayın başıma geleceğini çok önceden kestirebilecek kapasitede olduğumu düşünürdüm” diyor. “Lisede sınıf birincisiydim ve üniversiteyi erken bitirdim. İçki içmedim, uyuşturucu kullanmadım ya da duygusal tacizci birine aşık olan tiplerin yapacağını düşündüğünüz şeylerin hiçbirini yapmadım.” Ama bir süre sonra “Ben artık ben olmaktan çıkmıştım” diye ekliyor.

Duygusal taciz gören kadınlar genelde kapana kısılmış hisseder. Hâl, tavır, konuşma, giyim tarzı, sosyal çevresi zamanla değişir. Hatta maruz kaldığı ağır eleştiri ve davranışlar yüzünden işini bile değiştirmek zorunda kalır.

30 yaşındaki Teresa Haward’ın erkek arkadaşı onu, o zamana kadar rastgele birçok erkekle takıldığı için suçluyor. Dahası eski kız arkadaşı kadar zayıf olmasını istediği için yemesini engelliyor. Sürekli Teresa’nın duygularını sorgulamasının yanı sıra onu, bir kadına takılacak en kötü lakaplardan biriyle çağırıyor. “Ailemden biri ya da bir arkadaşım beni ne zaman arasa, ona ayıracağım zamandan çaldıklarını söylüyor, üstelik birlikte yaşadığımız halde.”
Sonunda erkek arkadaşı daha fazla çalışmasını istemediği için işinden ayrılmış ve böylece kendini kapana daha da kısılmış hissetmiş. Teresa’nın arkadaşları onu bu durumda görmeye daha fazla dayanamamış ve tıpkı yakın çevrede yaşayan ağabeyleri gibi onu görmeyi kesmişler. 
 
“Mutlu bir insandan, inanılmaz depresif birine dönüşmüştüm” diyor. “Uyanıyor ve ağlamaya başlıyordum. Beceriksiz hissediyordum, benimle ilgili söylediği her şeyin doğru olduğunu düşünüyordum. Kendime hiç güvenim kalmamıştı.”

Yıkıcı prens: Erken uyarı sinyalleri
Duygusal taciz içeren bir ilişki yaşayan kadınlarda, çocukken yaşadıkları duygusal karmaşının bir yansımasını görürüz. Beynimiz genelde bağlantı kurma eğilimindedir. McDaniel, “Eğer sevgiden uzak, yargılayıcı ve agresif bir ortamda büyümüşsek aşkla acıyı karıştırabiliriz. Yetişkin ilişkilerimizde de bu acıyı, tekrar ve tekrar yaşamaya devam edebiliriz” diyor. 
 
Liz Costa, kötü bir üvey babaya sahipmiş ve çocukken hayır demesine asla izin verilmemiş. Hem annesinden hem de üvey babasından, hayattaki amacının bir erkeği memnun etmek olduğunu öğrenmiş. Ve eğer memnun edebilirse karşılığında alacağı mükâfat erkeğin ilgi ve sevgisi olacakmış. Oysa ki duygusal tacizci erkeklerin ilgi ve sevgi göstermesi söz konusu değil.

Kadınların duygusal tacizi erken fark etmesi çok önemli. Stosny, bunun için dokuz kırmızı alarm tanımlıyor:

O bir suçlayıcı. Eski kız arkadaşının hayatını zorlaştırdığından şikâyet edip duran biri. Başlangıçta bu kötü özelliği keşfetmek kolay olamayabilir çünkü bu genellikle bir kompliman olarak algılanabilir. (Örneğin “Senin o çıktığım fahişeyle alakan yok” gibi). Stosny, “Suçlamanın kuralı her zaman en yakındakini hedef almaktır. Yani ileride eleştiri okları direkt seni bulacak” diyor.
O hep kızgın. Bu tip insanlar hayatın bazen zor ve adaletsiz olduğu gerçeğiyle yüzleşemez. Hep haksızlığa uğrayan taraf olduğunu düşünürler. Yetersizliği ya da beceriksizliği dolayısıyla yaşadığı korkuyu maskelemek için bir tür savunma mekanizması oluşturur; bu da kızgınlıktır.

Hak karmaşası yaşar. Yine kızgınlık duygusu etkili olur: Eğer hayat onun için yaşaması bu denli zorsa, kendi kurallarını belirlemek durumundadır. Onu serbest bırak. Eğer onu engellersen, sana tacizde bulunma hakkını elde ettiğini düşünecek.

Üstünlük kompleksi vardır. Duygusal olarak tacize eğilimi olan kişiler kendisiyle ilgili memnuniyetsizdir. Her zaman diğerlerinden iyi hissetmelidir. Bu rekâbet duygusu ya da kendini beğenmişlik rolü ile karşına çıkabilir. İlk etapta seni pohpohlayarak, her ikinizin de üstün kişiler olduğunuza seni inandırarak, ağına düşürebilir.

O bir saatli bomba. Bu tür kişiler en ufak bir olayda pireyi deve yapmaktan hiç ama hiç çekinmez. Velev ki garson sodasına biraz az buz koysun; hem garson hem sen bu olaydan zararlı çıkarsınız.

O bir alaycı. Başkasını kötü hissettirmek için tasarlanmış bir tür mizah anlayışına sahiptir. Sonunda hedef hep sen olursun.

O bir hilekâr. Eğer geçmişini abartır ya da saptırırsa, bu kötüye işarettir. Potansiyel eşini etkilemek için bu yöntem oldukça alışık olduğumuz bir durumdur. Fakat yalanlar onun kendisine saygısının ne kadar az olduğunu gösterir.

O bir kıskanç. Kıskançlık dozunda hoş olabilir fakat aşırısı rahatsız edici sonuçlar doğurabilir. Stosny, kıskançlık duygusunu doğal olarak bulunan ve ruh sağlığı bozukluğuna neden olacak tek duygu olarak tanımlıyor ve aşırısının gerçekle hayali ayırt etmeyi engelleyeceğini ekliyor. İlişkilerde yaşanan şiddetin kökeninde kıskançlık yatar.

O bir ısrarcı. Her şey için fazlasıyla ısrarcı olan ve aceleci davranan erkekler, felaketi de beraberinde getirebilir. Kendi arzularının senin sınırlarını aşmamasına dikkat etmeli.

Kaçış yolu bulmak
Duygusal tacize eğilimi olan birinden ayrılmak hiç de kolay değildir. Bu tür ilişkiler fiziksel bağımlılık yaratabilir. McDaniel, “Romantik bir aşk korkuyla karıştığında sonuç güçlü ve tehlikeli olacaktır” diyor. Seks ya da fiziksel temas sırasında bedenlerimiz, nörotransmitter dopamin adlı bazı kimyasallar salar ve bu karşımızdakini arzulamamızı sağlayacak hoş bir his uyandırır. Dopamin seviyesini arttırmak için bu davranışı tekrarlarız. Bu yüzden aşk ve korkuyu karıştıran kadınlar, kendisini incitecek erkeği seçerken savunmasız olabilir.

Duygusal olarak tacize uğramış kadınlar bu duyguya zaman içinde alışabilir ve eşlerinin davranışından memnun olmasa bile, onu terk edecek sosyal ve psikolojik güveni kendisinde bulamaz. Üstüne üstlük o erkeği memnun etmek için yapmadığı kalmaz. Baskı uygulayarak kız arkadaşını kredi kartı çalmaya ya da diğer suçlara zorlayan bir dolu erkek var. Loring, “Tacize uğrayan kadınlar bu duruma dur diyecek kadar bile özgüven hissetmiyor” diyor.

Kadın çok mutsuz olsa da kırılmış bir özgüven duygusu, terk etme eylemini daha da zorlaştırabilir. Julia Morrison’un erkek arkadaşı, o henüz işteyken telefon açıp, ağlama ve yakınmalarından bıktığını söyleyip ondan ayrılmış. Her ne kadar Julia sevgilisine kendisini terk etmemesi için yalvarsa da içinde bir rahatlık hissetmiş çünkü sevgilisini terk etme gücünü hiçbir zaman kendinde bulamayacağını biliyormuş.

Suçluluk duygusu, bazı şeyleri kesip atmayı daha zor hale getirir. Stosny, “Eğer bir kadın işaretleri görmez ya da görmezden gelir; bunun yerine partneriyle derin bir bağ kurma yoluna giderse, ayrılık konusunda kendini suçlu hissedecek ve bundan utanç duyacaktır” diyor. Bu yüzden yapılması gereken ilk şey tacize uğradığını fark edip, kendi sınırını belirleyerek buna bir son vermektir.

Costa, eşinden boşanma cesaretini göstermeden önceki iki ay boyunca ciddi bir tacize uğramış. Eşinin onun kaçacağını hissetmemesi için tüm bu tacize sesini çıkarmadan göğüs germiş. Terk edeceği gün ise kocasının bunu bilmesini istemiş çünkü çocuklarını kaçırma suçuyla karşılaşmak istemiyormuş. Bir sabah çocukları okula bıraktıktan sonra eşyalarını otomobile yerleştirmiş. Eşi hâlâ yataktaymış fakat gürültüden uyanmış ve eşini durdurmaya çalışmış. Liz, polisi aramış ve onların nezaretinde tüm eşyalarını taşımış.

Karla Hanauer’in sevgilisinden ayrılması ise bir yıla yakın bir zaman almış. Ne zaman ayrılmak istese sevgilisi intihar edeceğine dair onu tehdit ediyormuş. Karla’nın bu tehditi ciddiye almasının en önemli gerekçesi sevgilisinin babasının da intihar sonucu hayatını kaybetmiş olmasıymış.  Sonunda Karla’nın en yakın arkadaşı, sevgilisinin blöfünü görmesi gerektiğine onu ikna etmiş. Aksi takdirde bu korkuyla bir ömür boyu adamla birlikte olacağını ona hatırlatmış. Hanauer, “Ona tehditlerine rağmen ondan ayrılacağımı söylemek, onun aslında gerçekten kendini öldürmeyeceğini anlamamı sağladı. Bu tıpkı bir lanetin kırılması etkisi yarattı. Böylece üzerimdeki etkisi tamamen gitmiş oldu” diye anlatıyor.

Sırf sevgilisi istediği için işini bırakan Teresa Haward’ın bu döngüden kurtulması iki yılı bulmuş. Yerel bir kadın sığınma merkezinden aldığı danışmanlık desteği ile başka bir eyalete taşınmış. Kendi güvenliğini sağlamak içinse yalan söylemiş ve uzun mesafeden ilişkilerini devam ettirebileceklerini anlatmış. Fakat bir daha onunla ne konuşmuş ne de görmüş.

Kadınların hastalıklı ilişkiye tutunmasının başlıca sebebi partnerinin bir gün değişeceğine inanması. Fakat Stosny, bunun boş bir çaba olduğunu söylüyor. Tacize uğrayanın alacağı bireysel terapi de durumu değiştirmez. Çünkü terapistler kadının sorunları üzerine odaklanır, hatta tacizi fark etmeyebilir. Çift terapisi de çözüm getirmeyecektir; eğer ilişkide bir taraf tacize uğruyorsa. Hatta durumu daha da kötüleştirebilir.

McDaniel terapi esnasında bir tarafın tacize uğradığını anladığında, çift terapisini bırakır ve tacizci üzerine odaklanır; ta ki tacizi yapan kişi yaptıklarının ne sonuçlar doğurduğunu anlayana kadar. Genellikle kendisinin tacizci olduğu düşüncesi ona şok edici gelir. Bir çocuğa söyler gibi alıştıra alıştıra konuşulursa, yaptığı acı verici şeyler için endişelenecektir. Aynı şekilde duygusal tacize eğilimi olan bir erkeğe zaafı olan kadınlara da doğru yol gösterilmeli.

Haward’ın kendi mutluluğunun ilk önceliği olduğunu ve başkasının mutsuzluğundan sorumlu tutulamayacağını öğrenmesi gerekti. “Öz güvenimi yeniden kazanmak ve neden bu tip adamlara âşık olduğumu anlamak uzun vaktimi aldı ama sonunda anladım” diyor ve ekliyor: “Aynı hatayı bir daha asla yapmam.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Güneşin Oğlu" Filminden

"Yok yok, bu sefer kendimi hayata yada zamana bırakacak değilim. Bu sefer kararları ben vereceğim." İşte, bir insanın düşebileceği en ulvi hata: kibir. Herşeyin en iyisini kendinin bildiğini düşünürsün. Her zaman kazanacağından eminsindir. Başka insanların hayatlarının senin için hiçbir önemi yoktur. Onlar, sen varsın diye vardırlar, sen daha iyi yaşa diye. Hatta bazen seni o kadar rahatsız ederler ki bunların sayısı ne kadar az olursa okadar iyi dersin kendi kendine, bu yüzden de hastalıklı bir meydan okuma içinde ordan oraya saldırır durursun ve bu uğurda yalan üstüne yalan söylersin. Ve bu yalan bazen o kadar büyür ki kendine bile inanırsın. Ve zamanla kendini kandırman imkansız hale gelir. İşte o zaman bi tane daha kendine ihtiyaç duyarsın, senin gibi olmayan ikinci birine mesela bir kadına. İnsanlar yaşlandıkça bazı şeyleri daha iyi anlar derler. Hayatım boyunca bir mucize bekledim, gerçek üstü bir olay. Fakat mucizenin içine o kadar çok baktım ki şimdi beni ancak ge...

İŞ EKİPMANI PERİYODİK KONTROLLERİ KONUSUNDA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANININ GÖREV VE SORUMLULUKLARI

İŞ EKİPMANI PERİYODİK KONTROLLERİ KONUSUNDA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANININ GÖREV VE SORUMLULUKLARI  Ersin Bozkurt,   23 Ocak 2017 İŞ EKİPMANI NEDİR? İş ekipmanlarının kullanımında sağlık ve güvenlik şartları yönetmeliği; “İşin yapılmasında kullanılan herhangi bir makine, alet, tesis ve tesisatı ifade eder” yönetmelikte periyodik kontrole tabi iş ekipmanları dört ana grupta toplanmıştır a) Basınçlı kaplar b) Kaldırma iletme makinaları c) Tesisatlar d) Tezgahlar (makine ve tezgahlar Tanımdan anlaşılacağı üzere, çok fazla sayıda iş ekipmanı bulunmaktadır ,makine tanımı da makine emniyeti yönetmeliğinde yapılmıştır yönetmeliğin kapsamına giren ekipman ve makine çok geniştir kişisel koruyucu donanımların dahi kontrolü yaptırılmalıdır Yönetmelikte Adı Geçen Bazı İş Ekipmanları: • Özel tipteki iş ekipmanları • Yüklerin kaldırılmasında kullanılan iş ekipmanları • Yüksekte yapılan geçici işlerde, iş ekipmanı • El merdiveni • İskeleler • Basınçlı kap ve tesisatlar • K...

OHSAS 18001 ve ISO 45001 Karşılaştırma Tablosu

ISO 45001:2018 & OHSAS 18001:2007 Clause-wise Comparison Matrix ISO 45001:2018 OHSAS 18001:2007 1  SCOPE 1  SCOPE 2  NORMATIVE REFERENCES 2  REFERENCE PUBLICATIONS 3  TERMS AND DEFINITIONS 3  TERMS AND DEFINITIONS 4  CONTEXT OF THE ORGANIZATION  (Title) Corresponding Clause does not exist 4.1 Understanding the organization & its context 4.2 Understanding the needs and expectations of interested parties 4.3  Determining the scope of the OH & S management system 4.1 General requirements, paragraph-2 4.4  OH & S  management system 4.1 General requirements, paragraph-1 Corresponding Clause does not exist 5  LEADERSHIP  (Title) 5.1 Leadership and commitment 4.4.1 Resources, roles, responsibility, accountability and authority, paragraph-1 5.2  OH & S policy, paragraph-1 4.2 OH&S policy 5.2  OH & S policy, paragraph-2 5.3 Organi...